3 Haziran 2017 Cumartesi

Üniversite Öğrencisi Olmak - 3 | Son Sınıf

     Son sınıf olmak artık üniversiteli gibi hissetmeyi bıraktığınız aşamadır. Mesela kampüse her girişinizde alt sınıflara kardeşleriniz gözüyle bakmaya başladığınızı, geçirdiğiniz her günü özleyeceğinizi fark edersiniz. Çünkü artık her şeyin sonuna gelmişsinizdir ve 7 yaşından beri uğruna çalıştığınız çabaladığınız günler yalnızca 1 yıl uzaktadır. Öğrenciliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu fark etmeye başlarsınız. Yine de hayallerinizi süsleyen 1 numaralı şey artık diplomadır.
    Bitirme tezi yazılan bir bölümdeyseniz yaptığınız seçim sonucunda nur topu gibi bir tez konunuz ve tez hocanız olmuştur. Bu hoca bazen arkasından küfürler ettiren biri olur bazense benimki gibi birlikte alışverişe gidebileceğiniz dünya tatlısı bir profesördür. Literatür taramasının ne olduğunu, tez yazım kurallarını, çeviri yapmanın zorluğunu ve jüri önünde sunum yapmanın heyecanını öğrenirsiniz. Bende olaylar nasıl ilerledi merak edenlere biraz bahsedeyim.


    İlk başta hocanın yanında ziyadesiyle gergindim. Bir de sanki kadının alzeimerı varmış gibi yanına her gittiğimde kendimi tanıtıyordum. "Kim olduğunu öğrendim artık söyleme lütfen" diyene kadar bunu yapmaya devam ettim. İster inanın ister inanmayın unutan hocalar da mevcut. Yine de kendi hocama gerizekalı muamelesi yapmasam daha iyiydi sanırım. Örnek tezlere bakınca "bunu yazan öğrenci nasıl başarmış ya ben yapamam!" diye triplere girdim başta. Sonra hocanın yönlendirmesiyle daha önce konumla alakalı yazılan tezleri inceledim vs derken zamanla çorap söküğü gibi ilerledim. Hocamın ricası üzerine Nisan ayında bir kongrede tezimle ilgili sunum yaptım. Bu aşamada da bana Yüksek lisans öğrencisi yardımcı oldu. Kongre sunumundan sonra jüri önünde bitirme sunumu yapmak pek de zor olmadı. Ama yine de şık resmi kıyafetler giyip topukluları geçirip yıllarca bana ders anlatan 4 ayrı hocaya sunum yapmak heyecan vericiydi.
Balonuzda Ziynet kadar şanslı olabilmeniz dileğiyle...

    Tüm bunlar olup biterken 2. döneme serpiştirilmiş şeker tarihlerimiz vardı. Bunlar fotoğraf çekimi, balo, mezuniyet provası gibi günlerdi. Bu şeker günler geldikçe arkadaşlarınızdan ayrılacak olmanın acısı daha gerçek bir his haline geliyor. Ne kadar fotoğraf çektirseniz az, ne kadar sarılsanız yetmez, özleyeceksiniz. Ama çok da şeyapmayın görüşmek isteyen görüşür yani :)
    Ben bir de akıllılık edip mezuniyet komisyonuna girdim. Neymiş efendim kendi mezuniyetimde söz sahibi olup her şeyin güzel olmasını sağlayacakmışım. Aman siz böyle bir hataya düşmeyin. Boşverin başkası yapsın. Neden mi? Eller kadir kıymet bilmiyor sevgili okurlar...

     O elbise alışverişlerinin sizi yıpratmasına da izin vermeyiniz. Kendinizi sınıf arkadaşlarınızla da kıyaslamayınız. Emin olun o güzel elbisenin içinde yürekleri hoplatan bir peri kızı oldunuz! Ah şimdiden özledim o geceyi. Hem eğlendik hem de anı videosu sayesinde ağladık. Ama asıl göz yaşlarımızı kep törenine sakladık.
    Evde kalıyorsanız evinizi toplayıp elektrik su aboneliğini kapatacağınız, yurtta kalıyorsanız eşyalarınızı alıp yıllardır yaşadığınız şehri terkedeceğiniz an gelince hüznü hissedeceksiniz. Ailesiyle yaşayanlar bu noktada çok şanslı ama yine de dostlarının gidişini görmek de üzücü. Kampüsten son çıkışımızda videolar çekişimizi unutmuyorum. Artık her şey anı haline gelmeye başladı bile!
    Kep törenimi eczacılık yeminimi ve mezuniyet sonrası psikolojisini bir sonraki yazımda anlatacağım sevgili okurlar.