3 Kasım 2016 Perşembe

İzdivaç Çılgınlığı

    Birkaç gündür Popstar Bayhan İzdivaç programında diye haberler dolanıyordu. İlk duyduğumda inanamama duygusu oluştu bende. Sonra düşününce inanamayacak ne vardı ki?
    Bu noktada asıl mevzumuz olan evlilik programlarına geçelim. Muhtemelen ilk çıktıklarında gerçekten de insanları evlendirme ve bunu seyredenler sayesinde gelir elde etmeye yönelik bir çalışmaydı. Ama artık hiçbir programın bu amaçla yürütüldüğünü düşünmüyorum. Evlilik programlarını ne zaman görsem yüzler hep tanıdık geliyor. Şöyle biraz araştırınca neredeyse yarıdan fazlası yıllardır orada. Her gün aynı programa çıkıyor olmaları düzenli bir iş hayatlarının olamayacağını da gösteriyor. Bu durumda o yarışmacıların programdan para aldığı doğrulanmış oluyor.
    Medyatik* potansiyeli olan yarışmacılar da reytingleri arttırdığı için belli ki programda kalmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak kazançları da artıyor. Yani özetle o insanlar evlenmeye değil para kazanmaya gelmiş oluyorlar. Bunlara talip gelen onlarca insan da tamamen kandırılmış oluyor. İşin en iğrenç kısmı bence bu da değil..
    Caner ve Tülin daha önce de farklı formattaki bir evlilik programında bulunmuşlar. İzlemediğim için onlara yorum yapamayacağım. Ama tam da onların isimleri konuşulurken birden Bayhanın patlamasına ne demeli?
    Bayhanın gerçekten de ekranda izleyip birini beğendiğini düşünelim. İsim kaygısı sebebiyle Hanife* isimli kıza stüdyoya çıkıp tanışalım demek yerine özel bir şekilde ulaşmaya çalışması daha mantıklı olmaz mıydı? Demek ki isim kaygısı yok...

   Ya da belki isim kaygısı sandığımız ölçüde değildir...

   En unutulduğu ve albüm hazırlıklarında olduğunu söylediği (yada yeni albüm çıkarmış tam hatırlamıyorum)bir dönemde kalkıp da reytingi yüksek bir programda boy göstermesine ne demeli?
    Bir de durup durup geçmişinin acılarından bahsediyorlar. Acısı olan insanı neden televizyonun önünde ağlatırsın ki? Reyting dışında ne sebep var?
    Ben Hanifenin de planlı olarak bu işin içinde olduğunu düşünüyorum ayrıca. Yani ortada izdivaç yok rezillik var. Ayrıca Bayhanın haftalık 10,000 TL aldığı söyleniyor. Gerisini siz düşünün...
    Beni okuyan nacizane kesimin içinde varsa bu programları izleyen insanlar; sizi çok iyi anlıyorum. Bence iki insanın tanışıp evliliğe doğru gittikleri o yol çok hoş samimi bir durum. Ama bu programlarda olan olay sizin bu güzel bakış açınızdan yararlanmak. Lütfen izlemeyin, izlettirmeyin efendim..


1 Kasım 2016 Salı

Üniversite Öğrencisi Olmak - Bir Türlü Geçilemeyen Ders (Özel Bölüm)

   5. sınıfa geldim artık bitmek üzere olan okulumda 4 yıllık bölümlerdeki herkesten daha yaşlı olduğum gerçeği kafamı nereye çevirsem orada. Henüz dönem başı olduğu için mezuniyet kafalarında değilim. Bizim bölüme has, son sınıf acayip rahat geçiyor. Haftanın 3 günü okula gidiyoruz onda da yarım gün bile durmuyoruz. 1.sınıflar bizi görünce kim bu amcalar teyzeler der gibi bakıyor sanırım..
   İşte tam bu mezun olmuşluk hallerinde gezerken karabasan gibi üzerime çöken bir ders var. 3.sınıftan bu yana alttan ala ala bitiremediğim bir ders. "Hoca bana taktı" desem değil, "kafam bu derse basmıyor" desem o da değil. Biraz şanssızlık biraz heyecan derken 2 yıl bu dersten kalmayı başardım. Şimdi artık bu yılın sakin temposundan istifade haftalık düzenli çalışırım diye düşünürken yine beklediğim gibi olmadı. Ve vize haftaları geldi çattı...


    2 kez alıp bir türlü geçememiş olmak bir yana dursun, tekrar kalırsam sene uzatıcak olduğum gerçeği aklıma geldikçe stres olup gerildim. Çılgınlar gibi çalıştığım da yoktu ama çalışabildiğim kadar çok çalıştım diyebilirim. Yine de o son gece gelince uyumak yerine çalışmayı tercih ettim. Elime alıp kurcalamayayım diye telefonu evin köşelerine saklamak mı dersiniz, televizyonun kumanda pillerini çıkamak mı... Kendimi tamamen derse odakladım. Bu ilk sabahlamam da değil elbette. Tecrübeliyim yani. Kaç kahveden sonra mideme kramplar girer biliyorum. Ara verdiğimde hangi şarkıyı dinlersem daha çok gaza gelirim. "Beynim artık almıyor" evresine gelince nasıl kafamın içinde yer açabilirim, bunların hepsini öğrendim. Ama yine de, sabahlamak, sabahlamaktır...
    Saat 2ye kadar her şey normal seviyelerde ilerlerken bir anda kafamı dersten kaldırınca ortamda "in, cin bir de ben" kalmış top oynuyoruz. O aşırı sessizlik insanı iyice uykulu hissettiriyor. Ben bir de 2 saat uyuyayım hiç uyumamak iyi değil diyerek sıcacık yatağıma girdim o saatte ama yok, bu sefer de heyecandan uyuyamadım. Bari uykum açılsın diye balkona soğuk havaya çıktım. Size de tavsiye ederim soğuk hava zihin açıyor :) zihnim öyle bir açıldı ki sandalyede uyuyakalmışım. düşmek üzereyken kendime geldim.
  Sabaha karşı tekrar balkona çıktığımda artık yorgunluk ve uykusuzluk tüm sinirlerimi bozmuş haldeyken site bekçimizi gördüm. Buradan gececi mesleği olan herkese selam olsun, Allah kolaylık versin..
   Göz altlarımdaki mor halkaları ve yüzümdeki çökmüşlük halini fondöten ve kapatıcıyla kapatıp gözlerime de "no make up make up" tarzında bir makyaj yaptıktan sonra (aklımca hocama sabahladığımı çok çabaladığımı belli edicem ya) evden çıkıp kader anıma gittim. Herkes benim gibi tabi. Ders fakültenin en zor dersi...
   Sınav bir şekilde geçti. Sormayın nasıl diye sonuçlar belli olana kadar ne iyi ne kötü..

Ama bu hikayenin mutlu sonu; eve gelince mışıl mışıl uyumaktı :)