24 Haziran 2016 Cuma

Adanalıların nesi var?

Bir önceki yazımda bir klişeye savaş açtığımı söylemiştim. Yazıya gitmek için şuraya tıklayabilirsiniz.

Yine klişe olmuş bir algıdan bahsedeceğim. Bu yazıyı Adana havalimanında oturmuş uçağa binmeyi beklerken yazıyorum. Olayın kalbindeyim diyebilirim sanırım :)
Adanayı çok fazla gezip görme fırsatım olmadı. Günü birlik gelip birkaç yer görüp dönüyordum. Ancak ilk kez geldiğim günden beri Türkiye'nin birçok şehrinden daha farklı bir mizacı olduğunu söyleyebilirim. Adanalılar belki kızacak bu benzetmeye ama buraya ilk geldiğimde Küçük Saat diye bahsedilen meydanı ilk gördüğümde Hindistan'a geldiğimi zannettim. 

Hafif bir karmaşa görüntüsü vardı ancak bu yalnızca benim gibi yabancıların gördüğü bir karmaşaydı. Biraz dikkat edince aslında o karmaşanın içinde her şeyin düzenli bir şekilde işlediğini fark ettim. İnsanlar trafik kurallarını pek önemsemiyor gibiydi ama kendi kuralları varmış gibi bir kaza olmaksızın işliyordu yollar. İkinci olarak dikkatimi çeken şey ise orta yaşlı erkekler oldu. Kendilerine has bir yürüyüş şekillerine sahiptiler. Omuzları dik, kolları hafif açık, göğüsleri önde, adımları büyük ve yavaş. Bunu Adanalıların farklı göründüğünü ifade etmek için söylemiyorum. Karadenizlilerin de farklı bir duruşu vardır mesela. Veya başka yöredekilerin de. Ama Adanalıların yürüyüşü marka olmaya adaydı :)

Daha sonra bir minibüse bindim. Şoför ve muavin tuhaf bir muhabbet halindeydi. Dikkatimi çekince dayanamadım ve birazını dinledim.
Ş- O halletsin işi içerde bakarız sıkıntı olmaz
M- Yapmam demiyormuş abi. Korktuğu birileri varmış içerde
Ş- Bizimkilerin yanına aldırırız sıkıntı olmaz ben hallederim onu. Namımız var oğlum söyler adımızı yürür gider yoluna.
...
Hatırladığım kadarıyla böyle geçti konuşma. Eğer benim de düşündüğüm gibi bu içeri kelimesi hapishaneyi temsil ediyorsa ve böyle bir konu minibüste insan içinde konuşuluyorsa evet bir tuhaflık var gibi :)

Fakültede sınıf arkadaşlarımın yarıya yakını Adanalıydı. Adana hakkında sorularıma verdikleri cevaplara göre bazı bölgelerde (örneğin terminal civarı) akşam sokağa çıkmak cona*lar tarafından bıçaklanma tehlikesi içeriyormuş. Bazı yerlerde ise sabaha kadar sokakta otursan hiçbir rahatsızlık yaşamazmışsın. Adana gerçekten büyük bir şehir ve her şehirde olduğu gibi bazı suçların daha yoğun olduğu bölgeler bulunması doğal bence (bkz: Bağcılar). 
Capslere konu olan tuhaflıklara gelince. Bir şehiri hedef alıp içerik toplamaya başlasak sanıyorum Adanadakiler kadar tuhaf olayları bir araya getirebiliriz hatta belki Aydını Türkiye'nin en tehlikeli şehri gibi bile gösterebiliriz. Ancak Adananın hedef alınacak kadar dikkat çektiği de bir gerçek :)

Adanalı arkadaşlarımın hepsini seviyorum. Adanalıların da şahsına münhasır hallerini tuhaf karşılamıyorum ancak bu hallerin var olduğunu da inkar etmiyorum. 
Ve ayrıca bir sürü iyi kalpli insan da bu şehirde yaşıyor :)

Not: Ayrıca Adana Kebap diye bir gerçek var 😍
Not 2: Resimleri üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.
Not 3: Cona tehlikeli apaçi türü birşey sanıyorum :)
50°C'den bildirildi...
Yazımı beğendiyseniz + 1 bırakmayı ve blogumu takip etmeyi unutmayın :)

Sevgilerimle ...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder